Rüşvet Suçu

Avrupa Birliği’ne uyum çerçevesinde hazırlanan, suçlara ve ce­zalara ilişkin yeni düzenlemeler getiren 5237 sayılı Türk Ceza Kanu­nu (TCK) 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir. TCK’ nin “Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler” başlıklı dördüncü kısmının ilk bölümü “Kamu İdaresinin Güvenilirliğine ve İşleyişineKarşı Suçlar”ı içermektedir. Söz konusu bölümde yer alan suç ve cezalar, kamu idaresine duyulan güven ve saygınlığı koruma amacıyla oluşturulmuşlardır. Rüşvet suçu da bu amaca yönelik olarak bu bölümde m.252, m.253 ve m.254’te düzenlenmiştir. Rüşvet suçuna ilişkin olarak Kanundaki son değişiklikler 2.7.2012 tarihinde yapılmıştır. Son değişikliği de göz önünde bulundurarak rüşvet suçunu unsurlarına ayırarak aşağıdaki şekilde inceleyebiliriz.

SUÇUN FAİLİ

Rüşvet suçu çok failli suç olarak düzenlenmiştir. Bir tarafta rüşvet veren; diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisi yer almaktadır. Rüşvet veren ve alan, aynı amacın gerçekleşmesini hedeflemektedirler. Bu açıdan veren ve alan açısından rüşvet suçu tek bir suçtur.

Kamu görevlisinin yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması hâlinde, cezanın artırılması öngörülmüştür.

Kural olarak rüşvet alma suçunun faili ancak rüşvete konu işi yapma görevi olan kamu görevlileri veya özel kanunları gereği kamu görevlisi gibi cezalandırılmaları gerekenler olabilir. Ancak kanundaki açık hüküm gereği tüzel kişiler adına hareket edenler de rüşvet alma suçunun fail olabilmektedir. Buna göre; Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının iştirakiyle kurulmuş şirketler, Kamu kurum veya kuruluşlarının ya da kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının bünyesinde faaliyet icra eden vakıflar, Kamu yararına çalışan dernekler, Kooperatifler,  Halka açık anonim şirketler, adına hareket eden kişilere, kamu görevlisi sıfatını taşıyıp taşımadıklarına bakılmaksızın, görevlerinin ifasıyla ilgili bir işin yapılması veya yapılmaması amacıyla doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, menfaat temin, teklif veya vaat edilmesi; bu kişiler tarafından talep veya kabul edilmesi; bunlara aracılık edilmesi; bu ilişki dolayısıyla bir başkasına menfaat temin edilmesi halinde de uygulanır.

Rüşvet verme suçunun faili ise herkes olabilir.

MADDİ KONU

Maddi konu kamu görevlisine sağlanan yarardır. “Yarar”dan anlaşılması gereken, kamu görevlisinin ekonomik, hukuksal veya kişisel durumunu objektif olarak iyileştiren her türlü edimdir. Bu bakımdan kamu görevlisinin durumunu maddi veya manevi bakımdan değiştirerek onu tatmin eden, almadığı, kabul etmediği haline göre kendisini daha müsait duruma getiren her şey “yarar” kavramına dâhildir. Bu yarar maddi, manevi veya cinsel nitelikte olabilir.

Yarar kamu görevlisinin kendisine sağlanabileceği gibi, onun bilgisi dâhilinde üçüncü şahsa da temin edilebilir.

Elde edilecek menfaatin fiilen alınmış olması şart değildir. Alınması veya rüşvet anlaşmasının yapılması ile fiil tamamlanmış olur. Bu nedenle failin, muhatap kamu görevlisine sağlamak istediği yararın cins, değer ve miktarını belirtmeksizin rüşvet teklif ve önerisinde bulunduğunda da rüşvet suçu oluşur.

FİİL

Rüşvet alma suçunun maddi unsuru, kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiden “rüşvet alması” veya “rüşvet konusunda kişiyle anlaşmaya varması”, rüşvet verme suçunun maddi unsurunu ise; kişinin, kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak, bir işi yapması veya yapmaması için “rüşvet vermesi” veya “rüşvet konusunda kamu görevlisiyle anlaşmaya varmasıdır”. 

Rüşvet suçunun oluşabilmesi için yapması veya yapmaması gereken işin kamu görevlisinin görev alanına girmesi gerekmektedir.

RÜŞVET ANLAŞMASI

Rüşvet anlaşmasından maksat, belirli bir işin yapılması veya yapılmaması karşılığında tarafların kamu görevlisine bir yarar sağlanması konusunda kamu görevlisiyle rüşvet veren arasında serbest iradeleri ile rızalarının uyuşmuş olmasıdır.

Tarafların anlaşma konusunu sonradan yerine getirmemeleri, yani diğer bir anlatımla rüşvetin konusunu teşkil eden işin yapılmasının veya yapılmamasının ya da suçun maddi konusunu oluşturan yararın sağlanıp sağlanmaması, sanıkların tamamlanmış suçtan dolayı cezalandırılmaları gerektiği sonucunu değiştirmez.

SUÇUN MANEVİ UNSURLARI 

5237 sayılı Kanun’un düzenlemesine göre rüşvet suçu ancak kasten işlenebilir, suçun taksirli şekli cezalandırılmamıştır. Rüşvet suçu hem doğrudan hem de muhtemel (olası) kastla işlenebilir. Rüşvet verme ve alma suçunun belirli bir işin göreve aykırı olarak yapılması ya da yapılmaması maksadıyla yarar sağlanması bilinç ve iradesiyle işlenmesi gereklidir. Bu nedenle gerek kamu görevlisi ve gerekse karşı tarafın, yararın sağlanmasının veya vaat veya taahhüt edilmesinin bir anlaşmanın sonucu olduğunu bilmesi ve karşı taraftan gelecek rüşvet önerisini serbest iradesiyle kabul etmesi gerekir.

SUÇUN ÖZEL GÖRÜNÜŞ ŞEKİLLERİ

TEŞEBBÜS

Kural olarak rüşvet anlaşmasının yapılmasıyla birlikte suç tamamlanır; rüşvet anlaşması çerçevesinde son yararın temin edilmesiyle birlikte sona erer. Rüşvet suçunun “teşebbüs suçu” niteliğinde olduğu kabul edilmektedir. Bu nedenle taraflar arasında göreve aykırı surette bir işin görülmesi maksadıyla rüşvet alınıp verilmesi üzerinde anlaşmanın gerçekleşmesi suçun tamamlanmış sayılması için yeterlidir. Bu anlaşmadan sonra suça konu işin yapılıp yapılmamasının, kararlaştırılan yararın verilmiş olup olmaması önemi değildir. Suç tamamlanmış gibi cezalandırılmaktadır. Rüşvet anlaşması yapılabilmesi için zorunlu olarak bir tarafın rüşvet teklifinde bulunması gereklidir. Bu bakımdan, rüşvet teklifi, suçun icra hareketlerinin başladığını göstermektedir. Bir tarafın rüşvet teklifi diğerince kabul edilmezse, teklif eden bakımından rüşvete teşebbüs suçu işlenmiştir. Teklif eden kişi rüşvet istemişse, rüşvet alma suçuna teşebbüs, teklifte bulunan rüşvet vermek istemişse, rüşvet verme suçuna teşebbüs suçunu işlenmiş olur. 

İŞTİRAK

Genel olarak rüşvet suçu her ne kadar anlaşma ile tamamlanmakta ise de fiilin bitmesi yarar sağlanma anına kadar sürmektedir. Bu durumda, rüşvet anlaşması ile yarar sağlanması arasında fiile iştirak imkânı bulunmakladır.

Rüşvet alma suçu sadece kamu görevlisi tarafından işlenebildiğinden kamu görevlisinin işlemiş olduğu rüşvet alma suçuna kamu görevlisi olmayan kişilerin iştirak etmeleri ancak “azmettiren” veya “yardım eden” olarak mümkündür.

Rüşvet anlaşması başkasına yarar sağlama konusunda yapılmış olabilir. Bu halde lehine yarar sağlanan kişinin fiili bilerek bu yararı kabul etmesi durumunda iştirak ile sorumlu olacağı kabul edilmelidir.

Rüşvet verme suçunun faili herhangi bir kimse olabilir. Rüşvet suçu iki taraflı ve çok failli bir suç olduğundan rüşvet veren kişi iştirak eden değil, müstakil rüşvet verme suçunun failidir. 

NİTELİKLİ HALLER

CEZANIN ARTIRILMASINI GEREKTİREN NİTELİKLİ HAL

Rüşvet alma ile ilgili nitelikli unsur “Rüşvet alan ... kişinin, yargı görevi yapan, hakem, bilirkişi, noter veya yeminli mali müşavir olması hâlinde, birinci fıkraya göre verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır “ denilmek suretiyle düzenlenmiştir. 

MÜEYYİDE

5237 sayılı TCK’da rüşvet, karşılaşma tipi çok failli bir suç olarak kabul edildiğinden alan ve verene uygulanacak müeyyide bakımından herhangi bir ayrım yapılmamıştır. Rüşvet verme ve rüşvet alma suçunun cezası 4 yıldan 12 yıla kadar hapistir.Alt ve üst sınırlar arasındaki cezanın belirlenmesi TCK’nın 61maddesindeki ilkelere göre yapılacaktır. Cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hal olması halinde verilecek ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

TÜZEL KİŞİLER HAKKINDA GÜVENLİK TEDBİRİ UYGULANMASI

Rüşvet suçunun işlenmesi suretiyle yararına haksız menfaat sağlanan tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Türk Ceza Kanunu’nun 20maddesinde tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamayacağı, ancak suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbirlerinin uygulanabileceği düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunu’nun 60maddesinde ise tüzel kişiler hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbiri olarak faaliyet izninin iptali ve müsadere kararı verilebileceği düzenlenmiş olup, tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanabilmesi için suçun tüzel kişilik yararına işlenmesi şartı aranmıştır.

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbirleri

MADDE 60. - (1) Bir kamu kurumunun verdiği izne dayalı olarak faaliyette bulunan özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle ve bu iznin verdiği yetkinin kötüye kullanılması suretiyle tüzel kişi yararına işlenen kasıtlı suçlardan mahkûmiyet hâlinde, iznin iptaline karar verilir.

(2) Müsadere hükümleri, yararına işlenen suçlarda özel hukuk tüzel kişileri hakkında da uygulanır.

(3) Yukarıdaki fıkralar hükümlerinin uygulanmasının işlenen fiile nazaran daha ağır sonuçlar ortaya çıkarabileceği durumlarda, hâkim bu tedbirlere hükmetmeyebilir.

(4) Bu madde hükümleri kanunun ayrıca belirttiği hâllerde uygulanır. 

Ayrıca Kabahatler Kanunu’na eklenen tüzel kişilerin sorumluluğu başlıklı 43/A maddesine değinmek gerekmektedir. Buna göre;

MADDE 43/A-(1) Daha ağır idarî para cezasını gerektiren bir kabahat oluşturmadığı hallerde, bir özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcisi ya da organ veya temsilci olmamakla birlikte bu tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde görev üstlenen bir kişi tarafından;

a. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun;

1) 157. ve 158. maddelerinde tanımlanan dolandırıcılık suçunun,

2) 235. maddesinde tanımlanan ihaleye fesat karıştırma suçunun,

3) 236. maddesinde tanımlanan edimin ifasına fesat karıştırma suçunun,

4. 252. maddesinde tanımlanan rüşvet suçunun,

5) 282. maddesinde tanımlanan suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini

aklama suçunun, tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, ayrıca bu tüzel kişiye on bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Bu madde uyarınca rüşvet suçunun tüzel kişinin yararına olarak işlenmesi halinde, bu suçları işleyen kişiler hakkında mahkûmiyet kararı verildiği takdirde, ayrıca bu tüzel kişiye on bin Türk Lirasından iki milyon Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilecektir. Burada Kabahatler Kanunu’na göre işlemler yapılacaktır.

CEZAYI KALDIRAN ŞAHSİ SEBEP OLARAK ETKİN PİŞMANLIK 

Rüşvet suçlarında etkin pişmanlık haline bir cezasızlık sebebi olarak yer verilmiştir. Etkin pişmanlık olanağı suçu değil, cezayı ortadan kaldıran şahsi bir sebep olarak düzenlenmiştir.

Rüşveti alan ya da rüşveti veren veya bu konuda anlaşmaya varan kişi ya da rüşvet suçuna iştirak eden diğer kişilerin, soruşturma başlamadan önce, rüşvet konusu şeyi soruşturmaya yetkili makamlara aynen teslim etmesi veya soruşturma makamlarını haberdar etmesi hâlinde, haklarında etkin pişmanlık hükmü uygulanacaktır ve kişi cezalandırılmayacaktır.

Yabancı kamu görevlilerine rüşvet veren kişilere etkin pişmanlığa ilişkin hükümler uygulanamaz. 

Ceza Hukuku İle İlgili Makaleler